31 Mart 2010 Çarşamba

istediğimiz her şey, istemeye eğitildiğimiz için

Published by konusuruz at 09:51


prenses prenses arkamdan "gerçekten kadın olmayı hiç istemedim," diye bağırıyor. "beni bekle!" diye bağırıyor. "bunu yapmamın tek sebebi, yapabileceğim en büyük hata olduğunu düşünmemdir. çok saçma ve yıkıcı ve kime sorsan benim hatalı olduğumu söyler. o yüzden bunu yaşamaya karar verdim," diye bağırıyor.

brandy "anlamıyor musun? hayatı doğru düzgün yaşamak için eğitilmişiz biz. hata yapmamak için" diyor. brandy "ne kadar büyük bir hata yaparsam, o kadar kurtulma ve gerçek yaşama şansım olacağını farkettim," diyor.

(..)

"gerçek keşiflerimizin hepsi kaostan çıkıyor," diye bağırıyor brandy, "yanlış, aptalca ve salakça görünen yere gitmekten çıkıyor."

chuck palahniuk, invisible monsters (syf: 178)

28 Mart 2010 Pazar

mozart halen aranan ölü bir kaçaktır

Published by Ali Kaya at 09:49


mezar taşı dedim de, wolfrang amadeus mozart'ın nerede gömülü olduğu belli değildir. 1791'de tutulan ölüm kayıtlarına göre "mühim darı tanesi ateşi" hastalığını atlatamayarak ruhunu teslim eden mozart kimsesizlerin, serserilerin, dilencilerin, suçluların ve fahişelerin cenazelerine yataklık eden st.marx mezarlığı'nın batı bölümünde bir çukura gömülmüştür. çünkü dahi müzisyen, cenaze töreninin yapıldığı st. stephan kilisesi ve mezarlık arasındaki son yolculuğunda kaybolmuştur! hava, kardanadamları bile üşütecek kadar soğuktur ve tipiden göz gözü görmemektedir. cenazee arabasını çeken atlar, gayet iyi bildikleri yolda, ısınabilmek için dört nala koşarlar. mozart'ın yakınları ve arkadaşları beyaza kesmiş viyana caddelerinde adeta kör olmuşlardır; birbirlerini ve mozart'ı göremezler. zırcahil ve enerjik mezarcılar da, otomatikman kazdıkları çukura sahipsiz kalmış büyük besteciyi atıverirler. sonra da çekip giderler. akrabayı taallukat kabristana vardığında, kara toprak, kar denen beyaz zırha çoktan örtülmüştür. ararlar, tararlar mozart'ın mezarını bulamazlar. muzip bestekar tam anlamıyla yer yarılmış, içine girmiştir. st. stephan'daki süslü mezar da, zentralfriedhof mezarlığı'ndaki anıtsal kabir de boştur. avusturya müzesi'ndek mozart'ın kafatası da maalesef başka birinin, belki cinayette işleyen bir pezevengin gövdesinden kopmadır. 2005 yılında inssbruck üniversitesi ve maryland'deki laboratuarlarda yapılan testlerde mozart'a ait olduğu ümit edilen dna'lar, hısımlarınınkilerle karşılaştırılmış, fakat sonuç alınamamıştır. mozart halen aranan ölü bir kaçaktır.


"korkma ben varım" sayfa:242-243

27 Mart 2010 Cumartesi

Hz.Muhammedi'in gözdesi olan kedinin adı Müezza'ymış

Published by Ali Kaya at 17:58



bu paragrafta bir kedi konuşuyor, belirteyim...

Abdullah bin Sahr adlı sahabe, kedileri çok severmiş. bir gün cübbesinin cebinde yavru bir kediyle dolaşırken görülmüş. bunun üzerine, arkadaşları onu 'Ebu Hureyre' [kediciklerin babası] diye çağırır olmuşlar. Peygamberimizin de kedileri varmış. gözdesi olan kedinin adı Müezza'ymış. Müezza, karamel renginde, kısa tüylü bir habeş kedisiymiş. Allah'ın elçisi, camiye gideceği bir vakit, hırkasının üzerinde uyuyan Müezza'yı rahatsız etmemek için, hırkanın bir kolunu sessizce kesmiş. Peygamber'i her fırsatta ziyaret eden ve ondan 5374 hadis rivayet ederek, kırılması imkânsız bir rekora imza atan Ebu Hureyre, sürekli yanında kedilerle dolaşıyordu. Hz. Muhammed zaten kedi besliyordu. kediler, develerden ve köpeklerden farklı olarak ev içlerinde, bahçelerde ve bilumum hoşbeş mekânlarında insanlara yakın olduklarına göre... düşünüyorum da, Peygamber'in sohbetlerinde en çok bulunan, ona en çok kulak veren, dünya gözüyle onu en çok gören hayvan kedi olsa gerek. Müezza'ya ve Peygamber'e arkadaşlık eden türdeşlerime hem imreniyorum, hem de onlarla gurur duyuyorum.


"korkma ben varım" - sayfa: 219